12 Ekim 2008 Pazar

7. SINIF SOSYAL BİLGİLER DENEME SINAVI

7. Sınıf SBS Deneme Sınavı

1. III. Selim döneminde yapılan yeniliklerden biri de Avrupa’da ilk devamlı elçiliklerin kurulmasıdır.
Buna göre III. Selim’in Avrupa başkentlerinde elçilik kurmasının nedeninin;
I. Avrupa’daki gelişmeleri yerinde izlemek
II. Avrupa devletleriyle ilişkiler kurmak
III. Avrupa ile ittifak oluşturmak
yukarıdakilerden hangisi veya hangileri olduğu söylenebilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) II ve III

2. Osmanlı Devleti’nin Rusya ile yaptığı Kırım Savaşı’nda İngiltere ve Fransa, Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti ile ittifak yapmış, savaş sonunda Rusya barış istemek zorunda kalmış ve 1856 yılında Paris Antlaşması imzalanmıştır.
Buna göre:
- Osmanlı Devleti Avrupa devleti sayılacaktı.
- Toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacaktı.
Bu antlaşmayla ilgili olarak;
I. Osmanlı Devleti’nin artık kendini koruyamayacak durumda olduğu
II. Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki isteklerinin geçici bir süre önlendiği
III. Karadeniz’deki üstünlüğün tekrar Osmanlılara geçtiği
yorumlarından hangisi veya hangileri yapılabilir?
A) I ve II B) Yalnız I
C) II ve III D) Yalnız II

3. - Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros’un beylerbeylik rütbesiyle Cezayir valiliğini onaylayıp Osmanlı donanmasının başına Kaptan-ı Derya olarak getirmiştir. Barbaros bu görevi aldıktan sonra Haçlıları 1538’de Preveze Deniz Savaşı’nda yenilgiye uğratmıştır.
- 1571 yılında Kıbrıs, Venediklilerden alınmıştır.
Yukarıdaki gelişmelere bakarak Osmanlı Devleti’nin amacının aşağıdakilerden hangisi olduğu söylenebilir?
A) Karadeniz ve Akdeniz’de güçlü bir konuma gelmek
B) Venediklilerin Akdeniz ticaretine son vermek
C) Baharat Yolu’nun kontrolünü ele geçirmek
D) Akdeniz’de Türk üstünlüğünü sağlamak

4. Osmanlı Devleti’nde Divan-ı Hümayun, padişah başkanlığında toplanan ve üst düzey devlet görevlilerinin devlet işlerini görüştükleri meclistir.
Divan-ı Hümayun’un görevleri göz önüne alındığında günümüzde hangi kuruma benzerlik gösterdiği söylenebilir?
A) Bakanlar Kurulu
B) Türkiye Büyük Millet Meclisi
C) Yargı organı
D) Cumhurbaşkanlığı

5. Osmanlı Devleti’nde ıslahatların yapılmasında büyük bir engel olan yeniçeriler, birçok isyana öncülük ederek padişahların tahta çıkmasında ve indirilmesinde de etkili olmuşlardır. Örneğin 1622’de Genç Osman’ı, 1807’de III. Selim’i öldürtmüşlerdir.
Sadece metinden yararlanarak yeniçeriler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çıkarlarını korumak için yeniliklere karşı çıkmışlardır.
B) Devlete karşı sık sık ayaklanmışlardır.
C) Yönetimde etkili olmuşlardır.
D) II. Mahmut tarafından ortadan kaldırılmışlardır.

6. Aşağıda Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul’un alınmasını gerektiren nedenlerden bazıları verilmiştir:
- Türk askerlerinin Anadolu’dan Rumeli’ye geçerken çeşitli zorluklarla karşılaşması
- Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü sağlamak ve Avrupa içlerine ilerlemeyi kolaylaştırmak istemesi
- Bizans imparatorlarının fırsat buldukça Avrupa devletlerini ve Anadolu beyliklerini Osmanlılara karşı kışkırtması
Verilen nedenler göz önüne alındığında İstanbul’un fethinin sonuçları ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü sağlanmıştır.
B) Anadolu’da Türk siyasî birliği tamamlanmıştır.
C) Türklerin Avrupa içlerine doğru ilerlemesi kolaylaşmıştır.
D) Bizans, Türkler için sorun olmaktan çıkmıştır.

7. I. Bayezit, babası I. Murat’ın Kosova Savaşı’nda öldüğü söylentisi yayılınca başkaldıran Anadolu’daki beylikleri 1389 ile 1392 arasında topraklarına katmış ve bu bölgelerin yönetimlerine kendi sarayında yetişmiş kişileri atamıştır.
I. Bayezit’in bu politikasıyla;
I. Merkezî otoritesini sağlamlaştırma
II. Anadolu Türk siyasî birliğini kurma
III. Cihat yapma
amaçlarından hangilerini gerçekleştirmek istediği savunulabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) I, II ve III

8. Osmanlıların Anadolu’da sınırlarını genişletmesi sonucunda Karamanoğulları ile komşu olunmuştur. Bu süreçte I. Murat, kızı Nefise Sultan’ı Karaman şehzadesi Alaaddin Ali Bey’e vererek iki beylik arasında evlilik bağı kurmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nin bu evlilikle sağlamak istediği amaçlardan biri olamaz?
A) İki beylik arasında barışın sağlanması
B) Balkanlara yönelmeden önce Anadolu’daki tehdidin giderilmesi
C) Rekabet ve çatışmanın önlenmesi
D) Anadolu Türk beylikleri üzerinde tek söz sahibi olunmak istenmesi

9. Türkiye Selçuklu Devleti, Akdeniz kıyılarındaki Antalya’yı, Karadeniz kıyılarında bulunan Sinop, Samsun ve Suğdak gibi liman şehirlerini ele geçirerek;
I. Dış ticaretin gelişmesini sağlamak
II. Güçlü bir ekonomik yapı oluşturmak
III. Toplumda dayanışmayı sağlamak
amaçlarından hangisi veya hangilerini gerçekleştirmek istemiştir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) II ve III

10. Anadolu Türk beylikleri döneminde Karamanoğlu Mehmet Bey, 1277 yılında Konya’yı ele geçirince topladığı divanda “Bundan sonra divanda, dergâhta, meclis ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” şeklinde bir karar ilan etmiştir.
Karamanoğlu Mehmet Bey’in bu kararı ile aşağıdakilerden hangisini açıklamak istediği söylenebilir?
A) Yalnızca resmî yazılarda ve edebiyat eserlerinde Türkçe kullanılacağı
B) Türkçenin resmî dil olarak kabul edildiği
C) Arap alfabesinin yetersiz olduğu
D) Anadolu’nun Türkleştirilmesi için çalışıldığı

11. Türkiye Selçuklularında topraklar, devlet malı olarak kabul edilir ve “mirî arazi” olarak adlandırılırdı. Bu toprakları Selçuklu sultanları halka dağıtarak boş arazileri değerlendirmeyi bir görev haline getirmişlerdi.
Selçuklu Devleti’nde uygulanan bu politika öncelikle aşağıdakilerden hangisini gerçekleştirmeye yöneliktir?
A) Üretimi artırmak
B) Asker yetiştirilmesini sağlamak
C) Güvenliği sağlamak
D) Düzenli vergi toplamak

12. Türkiye Selçukluları döneminde;
- Anadolu’da kervansarayların yapılması
- Yabancı tüccarlara gümrük indiriminde bulunulması
- Zarara uğrayan tüccarların kayıplarının devlet tarafından karşılanması
gibi uygulamalar aşağıdakilerden hangisini gerçekleştirmeye yöneliktir?
A) Merkezî yönetimi güçlendirmeye
B) Ülke ticaretini geliştirmeye
C) Ülkede birlik ve beraberliği sağlamaya
D) Haçlı Seferleri’ne karşı güçlü olmaya

13. Alparslan, Malazgirt Savaşı (1071) öncesinde Türklerin millî ve dinî geleneklerine uymak, düşman ordusunun son durumu ve bulunduğu yer hakkında son bilgileri almak amacıyla Bizans İmparatoruna barış elçisi göndermiştir. İmparator karşılık olarak “Rum ülkesine yapılanları İslam ülkesine yapmadıkça, İslam ülkelerine kendi ülkem gibi hakim olmadıkça dönmeyeceğim.” demiştir.
Metne göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Türklerin sorunlarını savaştan önce barış yoluyla çözme taraftarı olduğu
B) Bizans’ın İslam devletlerinin topraklarını ele geçirmek istediği
C) Alparslan’ın ordusuna güvenmediği
D) Türklerin geleneklerine bağlı olduğu

14.
Yukarıdaki grafikte Türkiye’nin 1927-2000 yılları arasındaki nüfus miktarı ile nüfus artış oranları gösterilmiştir.
Grafikteki bilgilere göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Nüfus artış hızının en düşük olduğu yıl 1945 yılıdır.
B) Nüfus miktarındaki artış ile nüfus artış hızında paralellik görülmektedir.
C) Nüfus artış hızının en fazla olduğu yıl 1960 yılıdır.
D) Nüfusumuz sürekli artmaktadır.

15.

Yukarıdaki grafikte dört ayrı yere ait nüfus artışı ve doğurganlık oranları gösterilmiştir.
Diğer etkenler eşit sayıldığında numaralandırılarak verilen yerlerin hangisinde nüfus artışının nedeni göç almasına bağlanabilir?
A) I B) II
C) III D) IV

16.
Yukarıdaki grafikte Türkiye’de kadın, erkek ve toplam okuryazar oranının sayım yıllarına göre değişimi verilmiştir.
Grafikteki bilgilere göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Okuryazar oranı sürekli olarak artmıştır.
B) Erkeklerde okuma yazma oranı kadınlarınkinden fazladır.
C) Toplam okuryazar oranı kentlerde daha fazladır.
D) 2000 yılında toplam okuryazar oranı %80’i aşmıştır.

Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersini okuyanlar aşağıdaki soruları cevaplayacaklar. Okumayanlar bunun yerine aynı numaralı Sosyal Bilgiler sorularını cevaplayacaklar.

17. Peygamberimiz;
I. “Zandan çok sakınınız. Ayıp araştırmayınız, kusur gözetmeyiniz.”
II. “Bir kimseye günah olarak Müslüman kardeşini küçümsemek yeter.”
III. “Bizi aldatan bizden değildir.” buyurmuştur.
Buna göre verilenlerden hangisi veya hangileri yalan ve hilenin Müslümanlar için kabul edilemez bir davranış olduğunu vurgulamaktadır?
A) Yalnız I B) I ve II
C) Yalnız III D) II ve III

18. Kur’an-ı Kerim’de “İnsanlar için kurulan ilk mabet Mekke’deki Kâbe’dir.” buyrulmuştur.
Buna göre Kâbe ile ilgili verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Hz. İbrahim ve oğlu tarafından yapılmıştır.
B) Sadece hac zamanı ziyaret edilmektedir.
C) Mekke’de bulunmaktadır.
D) İslamiyet’ten önce de kutsal sayılan bir merkezdir.

Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersini okumayanlar aşağıdaki Sosyal Bilgiler sorularını cevaplayacaklar.

17. Sivas’ta çorapçılık cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ailelerin ek gelir kaynaklarından birini oluşturmuştur. Uzun kış gecelerinde kadınların ördüğü çoraplar, iç tüketime yettiği gibi önemli miktarlarda dış pazarlara da satılırdı.
Buna göre Sivas’ta çorapçılığın gelişmesinde;
I. Geleneksel el sanatlarının yaygın olması
II. Kış mevsiminin uzun sürmesi
III. Koyun besleyiciliğinin yaygın olması
IV. Ekonomik getirisinin yüksek olması
gibi faktörlerden hangilerinin etkili olduğu söylenebilir?
A) I ve II B) III ve IV
C) I, II ve III D) II, III ve IV

18. II. Mahmut döneminde yapılan;
- İlk sağlık örgütü olan karantina servisinin kurulması
- Polis teşkilatının temellerinin atılması
gibi yenilikler değerlendirildiğinde aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Devlet yönetimi güçlendirilmeye çalışılmıştır.
B) Toplumsal alanda düzenlemeler yapılmıştır.
C) Toplumsal barış sağlanmıştır.
D) Askerî teşkilatı güçlendirici önlemler alınmıştır.

Cevap Anahtarı
1.C 2.B 3.D 4.A 5.D 6.B 7.C 8.D 9.C 10.B 11.A 12.B 13.C 14.B 15.A 16.C 17.C 18.B
(ALINTI
)

SOSYAL BİLİMLERİN HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Sosyal bilimler dünyanın ve yaşamın insanî ve toplumsal yönlerini inceleyen bir akademik disiplinler grubuna verilen addır. Türkiye'de zaman zaman sözel bilimler olarak da anılırlar. Sosyal bilimler sanat ve beşeri bilimlerden insanlığı incelerken, nitel ve nicel metotlar dahil olmak üzere daha ziyade bilimsel metotların kullanımını içermesidir. İnter-disipliner dalların çoğalmasıyla ve sosyal bilimler dışındaki bilimler arasındaki sınırlar büyük oranda muğlaklaşmıştır; nöropsikoloji dalı buna örnek teşkil edebilir. Sosyal bilimler başlığı altında genellikle aşağıda listelenen bilim dalları incelenir. Bununla birlikte bu dalların bir kısmı diğer akademik disiplin gruplarının da altında yer alabilir. * Antropoloji * İletişim bilimi * Ekonomi * Eğitim bilimi * Coğrafya * Tarih * Uluslararası ilişkiler * Dilbilim * Siyaset bilimi * Psikoloji * Sosyoloji * Müzikoloji * Arkeoloji * Filoloji Eğitim ve toplum hayatımızın gelişmesinde sosyal bilimlerin etkisi o gün ne idiyse bugün de aynıdır ve belki daha fazladır. Aradan geçen zaman içinde teknolojideki baş döndürücü gelişmeye paralel olarak sosyal bilimlerin de aynı ölçüde önemi artmıştır. Bunun içindir ki, eğitim ve toplum hayatımızda başta sosyoloji olmak üzere, hukuka, iktisada, tarihe ve benzeri bilim dallarına dünden bugüne gereken ilgiyi göstermek gerekiyordu.Karşılığını aramamız gereken soru şudur: Acaba bugün, sosyal bilimlerin toplum hayatımızdaki yeri ve tesiri nedir?Bu soruya kestirmeden, tek kelimeyle olumlu veya olumsuz bir cevap vermeye imkân yoktur. Sosyal olaylar ve gelişmeler karşısında zaman içinde aldığımız tavır, bu sorunun cevabını verecektir.Türkiye yirminci asrın ikinci yarısından itibaren siyasî alanda çoğulculuğa adım atarken güçlü bir heyecanla sanayileşmeye yöneliyordu. Bu yöneliş 1960 ve 1970’li yıllarda hızlı bir ivme kazandı. Sanayileşme çabalarının cazibesi, teknik ve mühendislik bilimlerini daha benimsenir hâle getirdi. Maddî hayattaki olumlu gelişmeleri ve kalkınma çabalarını toplumun hazmetmesini sağlıyacak mânevî ve fikrî ortamı yeterince geliştiremediğimiz için, zaman zaman kendisini gösteren sosyal olaylar karşısında, yönetim kademeleri yersiz bir tedirginliğe kapıldılar. “Sosyal uyanış ekonomik uyanışın önüne geçti” kaygısıyla geçmişin statükocu anlayışına dönme arayışları yaşandı.Son yıllarda, hizmet ve bilgi toplumunun şartlarına göre şekillenme çabası içindeyiz. Fakat sosyal olaylara bakışımız halen tek gözlü bir görüntü veriyor. Toplumsal gerçeklerimizin, dünyadaki gelişmelerin farkında olmadığımızı hissettiren “süreç”ler yaşıyoruz. Realiteden haberimiz yok gibi davranıyoruz. Bu ilgisizliğe medya destekli dezanformasyon çabaları eklenince, avrupa Birliğine adaylık süreci bile anlamsız hale geliyor. Çağdaş bir toplumun gereklerine uyma konusunda muhatablarımız, söylediklerinize değil, yaptıklarınıza bakıyorlar. Samimiyetinizi, davranışlarınızda, tutarlılığınızda ve gerçekliğinizde arıyorlar. Tam bu noktada şu sözün mânâsına uygun bir kabul içinde olmamız gereği kendisini gösteriyor: “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakki de muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.” (Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, I. Cilt, 674. shf.) Bu ifadede belirtildiği gibi, sadece sosyal hayatın değil, daha derin bir kavrayışla yaradılışın kanunlarına uygun davranma ihtiyacı evrensel bir kuraldır. Buna uygun davranmadığınız takdirde, sizi bekleyen sonuç her alanda başarısızlıktır. Günümüzde insan ve toplumların beklentilerine uygun sonuçlar almak çabası, herşeyin üstünde tutuluyor. Bu sonucu almada sosyal bilimlerin ve özellikle sosyolojinin tartışılmaz bir misyonu olduğu kabûl ediliyor. Onun içindir ki, 21. asrın sosyologlar asrı olacağı, geçtiğimiz asrın son yıllarında dile getirilmeye başlanmıştır. Bu gerçekleri ve gelişmeleri yok farzederek devleti tartışma dışı tutup, onu kutsayan tutum çağdaş bir yaklaşım olarak kabûl görmüyor. Sosyal bilimlerin teknolojiye paralel geliştiği toplumlarda sivil toplum kavramı kamu otoritesi kavramının önüne geçmiştir. Devlet otorite üretmekten çok, hizmet aracı olarak görülüyor. Fakat Türkiye sosyal bilimler alanında, siyasi kültürde bu gelişmenin henüz farkında görünmüyor. Toplumun kimlik haritasını çizmek isteyenler sosyal bilim realitesinin oldukça uzağında duruyorlar.Halbuki sosyal bilimlerin gereklerine ve gerçeklerine uygun bir tutum içinde olmak, herşeyden önce bizi çağını yakalamış bir toplum hâline getirecektir. Çoğulcu, katılımcı ve sivil insiyatifin fonksiyonel hâle geldiği bir toplum modeline gelişimizi sağlıyacaktır.Sosyal bilimlerin önemi üzerinde durmanın başka nedenleri olmalıdır. Zira, gerek resmî alanda gerekse sivil alanda slogancı ve şabloncu yaklaşımların geçer değer hâline getirilmesi karşısında, sosyal bilimlerin önemini vurgulayan çabaya ihtiyaç vardır. Aksi takdirde dünyadaki hertürlü gelişmenin dışında kalma riski, hem fert hem de toplum açısından kaçınılmazdır. Günümüzde her alandaki gelişmelerin izlenmesi gerekiyor. Bundan daha önemlisi, her yeni olgunun, sahip olduğunuz kültürle, benimsediğiniz değer yanlarıyla telif ve senteze tabi tutulabilmesidir. Bir şiire veya şarkıya kendinizden ses ve imaj katarak “global köyü” insanlarına sunmak, yeni bir buluşun patenti ile aynı “köy” insanının karşısına çıkmak, iddialarımız arasında yer alabilmelidir. Günümüz “Global köy” insanının yaşadığı herhangi ahlâkî ve sosyal krize bir çözüm paketi üretmek yine aynı iddialı tutumun gereği olmalıdır. Bu büyük hedeflere, elbette yasakçı, baskıcı, sınırlayıcı ideolojik saplantılarla varılamaz. Ne kadar güçlü görünürse görünsün, zor’a dayalı bir tutumun kesinlikle geleceği yoktur. Artık bütün güç “ilmin elinde”dir. O ilmin kapılarından birisi de, toplumlara medeniyet camiasında özgün bir “yürüyüş” öğreten sosyal bilimlerdir. Bu gerçeğe ilgisizlik, sizi, örnek alınan bir model değil, önüne gelen rüzgara kapılan silik ve iddiasız bir yığın haline getirir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “kendi yürüşünü terketti, başkasının yürüşünü de beceremedi” teşhisinin muhatabı hâline gelirsiniz. Kendi yürüyüş ve duruşumuzu unutmadan, başkasının faydalanılması gereken duruşlarından ilham almak, herkesin önyargılardan uzak berrak bir bilim düşüncesinde buluşmasını gerektiriyor. Kısaca toplumdaki değişim ve dönüşümlerin önüne geçerek rehberlik yapabilmek için sosyal bilimler önemli bir alandır. Geçtiğimiz asırda öyle idi, halen de öyledir.

SOSYAL BİLGİLERİN GENEL VE ÖZEL AMAÇLARı

GENEL AMAÇLAR
1. Çevresini, yurdunu ve dünyayı tanır.
2. Yakın çevresinin ekonomik değerlerini ve ulusal kaynakları tanır.
3. Çevresinin ve yurdunun yönetim örgütlerini bilir.
4. Aile, okul ve toplum yaşamının dayandığı temel ilkeleri bilir.
5. Günlük yaşamında haritadan yararlanma yollarını kavrar.
6. Türklerin geniş bir alana dağılmış büyük bir ulus olduğunu kavrar.
7. Çevreyi koruma ve iyileştirme bilinci kazanır.
8. Ulusuna, bayrağına, askerine, ordusuna ve insanlığa sevgi, saygı duygularını geliştirir.
9. Sorumluluk alma, yardımlaşma ve beraber çalışmayı alışkanlık hâline getirir.
10. Ailesine, ulusuna, vatanına, Atatürk devrim ve ilkelerine bağlı, özverili, iyi vatandaş
olarak yetişir.
11. Toplumdaki bireylerle sosyal ilişkiler kurar.
ÖZEL AMAÇLAR
1. Ailenin görevlerini bilir.
2. Ailede demokratik yaşamın gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri bilir.
3. Okulun kazandırdıklarının farkında olur.
4. Okulda demokratik yaşamın gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri bilir.
5. Toplum içinde bir arada yaşamanın önemini bilir.
6. Toplum yaşamını düzenleyen kuralları tanır.
7. Toplum yaşamını düzenleyen kuralların önemini bilir.
8. Toplumda demokratik yaşamın gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri bilir.
9. Türk toplumunda ailenin önemini kavrar.
10. Aile bireyleri arasındaki dayanışmanın önemini kavrar.
11. Dayanışmanın toplum yaşamındaki önemini kavrar.
12. Türk kadınının toplumdaki yerini fark eder.
13. Atatürk’ün öğretmenlere önem verdiğini fark eder.
14. Cumhuriyetten önceki olay ve olguları bilir.
15. Cumhuriyet yönetiminin özelliklerini bilir.
16. Cumhuriyetin getirdiği yenilikleri açıklar.
17. Atatürk’ün yaşamıyla ilgili olaylar ve olguları kavrar.
18. Atatürk’ün son günleri ile ilgili olaylar ve olguları bilir.
19. Atatürk’ün kişiliğini ve özelliklerini tanımaya ilgi duyar.
20. Atatürk ile ilgili anıları dinlemekten zevk alır.
21. Ulus kavramının anlamını bilir.
22. Vatan kavramının anlamını bilir.
23. Türk ulusunun özelliklerini bilir.
24. Diğer din, örf ve âdetlere hoşgörülü olmanın gereğini kavrar.
25. Haritayı tanır.
26. Harita çeşitlerini bilir.
27. Haritaları çeşitlerine göre ayırt eder.
28. Haritanın yönlerini bilir.
29. Haritalarda bazı özel renk ve işaretler kullanıldığını bilir.
30. Haritadan yararlanma yollarını bilir.
31. Atlası tanır.
32. Köyün özelliklerini bilir.
33. Köyün yönetimini bilir.
34. Bulunduğu ilçeyi tanır.
35. Bulunduğu ilçenin yerini ayırt eder.
36. Bulunduğu ilçenin özelliklerini bilir.
37. İlçenin yönetimini bilir.
38. Bulunduğu ili tanır.
39. Bulunduğu ilin yerini ayırt eder.
40. Bulunduğu ilin özelliklerini bilir.
41. İlin yönetimini bilir.
42. Türkiye’nin dünya üzerindeki yerini tanır.
43. Türkiye’nin dünya üzerindeki yerini ayırt eder.
44. Yurdumuzun coğrafî bölgelerini tanır.
45. Yurdumuzdaki coğrafî bölgelerin yerini ayırt eder.
46. Yurdumuzun doğal durumunu tanır.
47. Yurdumuzun doğal durumunu kavrar.
48. Yurdumuzun ekonomik yaşamını oluşturan alanları tanır.
49. Yurdumuzun ekonomik yaşamını oluşturan alanların önemini kavrar.
50. Yurdumuzdaki başlıca sosyal yardım kurumlarını tanır.
51. Yurdumuzdaki başlıca sosyal yardım kurumlarının görevlerini açıklar.
52. Türkiye Büyük Millet Meclisini bilir.
53. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini bilir.
54. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili olguları bilir.
55. Cumhurbaşkanının görevlerini bilir.
56. Bakanlar Kurulunu bilir.
57. Bakanlar Kurulunun görevlerini bilir.
58. Doğal çevreyi bilir.
59. Çevre sorunlarını bilir.
60. Çevre sorunlarının çözümünde yapılması gerekenleri açıklar.
61. Doğal âfetleri tanır.
62. Doğal âfetleri ayırt eder.
63. Doğal âfetlerin zararlarını açıklar.
64. Doğal âfetlerden korunma yollarını açıklar.
65. İlk Çağda Anadolu’da kurulan uygarlıkları tanır.
66. İlk Çağda Anadolu’da kurulan uygarlıkların yerini ayırt eder.
67. Türklerin ilk yurdu ile ilgili olayları bilir.
68. Tarihteki başlıca Türk devletlerini tanır.
69. Tarihteki başlıca Türk devletlerinin yerini ayırt eder.
70. Osmanlı Devleti ile ilgili başlıca olay ve olguları bilir.
71. Atatürk’ün ulusal tarihimize verdiği önemi fark eder.
72. Atatürk’ün ulusal kültüre önem verdiğini kavrar.
73. Yeryüzünde bulunan kıt’aları tanır.
74. Yeryüzünde bulunan kıt’aların yerini ayırt eder.
75. Dünya ülkelerinden başlıcalarını tanır.
76. Dünya ülkelerinden başlıcalarının yerini kavrar.
77. Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’ni tanır.
78. Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nin yerini kavrar.
AMAÇ VE DAVRANIŞLAR

11 Ekim 2008 Cumartesi

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN OKULLARI

"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir.Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu Kâfidir."
= Mustafa Kemal Atatürk;1881'de Selanik'te doğdu. Babası;gümrük memuru Ali Rıza Bey annesi; Zübeyde Hanım'dır.
=İlk öğretimine annesinin arzusuyla mahalle mektebinde başladı. Kısa bir süre sonra babasının isteği üzerine Şemsi Efendi İlkokuluna geçti. İlkokuldan sonra 1892 Selanik Mülkiye Rüştiyesine verildi.
=Asker olmak istediği için 1893 yılında Selanik Askeri Rüştiyesine geçti. Buradan Manastır Askeri İdadisine geçti ve 1899' da bitirdi.
=Daha sonra Harp Okulunun piyade sınıfına girdi.10 Şubat 1902' de mezun oldu.

Anadolu'da Kurulan Uygarlıklar

10 Ekim 2008 Cuma

Sosyal Bilgiler

Sosyal Bilgiler coğrafya ve tarih olarak ikiye ayrılır. Sosyal bilgiler bir çok öğrencinin sevdiği bir derstir. Aslında sosyal bilgileri herkes sever. Çünkü bu dersin temelinde Atatürkçülük yatar. Bu mantığı anlayan herkes bu dersi sever. Çünkü bizim ülkemizde Atatürk ve Atatürkçü düşünceyi benimsemeyen yoktur. Sosyal bilgiler kişilere ahkakı, saygıyı, sevgiyi öğretir bu yüzden bu ders çok sevilir. Tabii bu dersin tarih bölümü var. Tarih bölümünde ise öğrencilere geçmişimiz anlatılır. Geçmşimizden ders çıkarırız. Çünkü geçmişini bilmeyen bir devlet geleceğinin bütün faydalarından yoksun kalır. Kısacası bu ders bize hayatı öğretir.Bu yüzden bu ders çok önemlidir